Ağız Kokusu/Halitozis

 

Ağız – Diş Sağlığı konuları hakkında mesleki dergilerde yayımlanmış çok sayıda vaka sunumları ve makaleleri olan, ilimizin değerli Diş Hekimi Dt. Yılmaz KAYA’nın, 1. Basamakta sıkça karşılaşılan Halitosis (ağız kokusu) hastalığına yönelik Kaleme aldığı güzel makalesini aşağıda okuyabilirsiniz.

            İyi ağız-diş bakımının olmaması nedeniyle ortaya çıkan rahatsızlıklardan biri de ağız kokusudur. ( Halitosis / Foetor ex ore ) Genelde nefes vermede çıkan fena koku ağız kokusu olarak tanımlanır. Normalde insan nefesi fena kokmaz ve sağlıklı kişilerde ağızda fena koku yoktur. Kötü koku daima fonksiyonel bir bozukluğun işaretidir. Her yaşta meydana gelebilir, erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülür.

Halitosis sosyal bir sakatlık teşkil ederek , bireylerde moral çöküntüsü , özgüven eksikliği, huzursuzluk, aşağılık hissetme, sosyal ilişkilerde çekingenlik gibi nevrotik reaksiyonlara neden olabilir. Toplumda sık rastlanan bir yakınma olmasına rağmen bazı vakalarda bireyler diş hekimine bile mevcut rahatsızlığı bahsetmekte isteksiz davranırlar.

Etiyolojik nedenler araştırılırken kokunun günden güne , saatten saate hatta yaş gruplarına göre farklılık gösterebileceğini unutmamak gerekir. Çocuklarda nefes tatlımsı ve iyidir , yaşlandıkça koku da değişikliğe uğrar.

Halitosis, ağız-diş , dişeti, periodontal hastalıklar sonucunda doğrudan doğruya ortaya çıkabildiği gibi ağızda fena yapılmış restoratif ve prostetik işlemlerden, ağız boşluğundaki organ ve dokuların anomalilerinden de meydana gelebilir. Etiyolojik olarak %90’a yakın oranda ağız boşluğu neden olarak gösterilse de ,gastrointestinal sistem başta olmak üzere bazı sistemik hastalıkların da Halitosis etkeni olduğu bilinmektedir. Bunların başında da diyabet, solunum yolu enfeksiyonları, renal yetmezlik, karaciğer yetmezliği gelmektedir. Ağır ve uzun süren,  yüksek ateşle seyreden kızıl, kızamık, tifo, difteri ,gribal enfeksiyonlarda da Halitosis gözlemlenir. Mikrobiyolojik olarak hem aerobik hem de anaerobik organizmaların etken olabildiği bildirilmesine rağmen genellikle etken organizmalar anaerobiktir.

Diş çürükleri , pulpitis, gangrene dişler,  gingivitis, tartar, periodontal patolojilerin yanında ;  sinüzit, faranjit, tonsillit, otit  ,nasal sepsis  vb. enfeksiyonlar, ağızdan soluma  direkt olarak halitosis etkenidirler.

                Gıda artıklarının çürük kavitelerinde , aproksimal bölgelerde, fena yapılmış diş dolguları,fena yapılmış kron-köprü restorasyonlarının / protezlerin altlarında ve derin gingival cepler gibi retansiyon bölgelerinde uzun süre kalmaları sonucunda kimyasal bir fermantasyon gelişir. Bunun sonucunda da meydana gelen pütrifikasyon halitosise neden olur. Diş fırçalama, diş ipi benzeri yardımcı aparatlar kullanılsa da etken ortadan kaldırılmaz ise halitosis kalıcı olarak  varlığını sürdürür.

Ana hatları ile kısaca belirtildiği gibi halitosisin oluşumu multifaktorieldir , ayrıca Halitosis devamlı veya geçici olarak oluşabilmektedir. Ağız boşluğu asıl odak olduğuna göre öncelikli olarak intra oral bütün patolojik noktaların saptanması , tedavi edilmesi ;  ağızda yapılmış hatalı dental işlemlerin düzeltilmesi ve gerekirse yapılmış restorasyonların yenilenmesi ilk adım olmalıdır. İntra oral lokal odaklar elimine edildikten sonra devam eden vakalarda KBB konsültasyonuna başvurulmalı . Yine de devam var ise Gastroenterolojik muayene istenmeli.

Halitosisin klinik teşhisi hastanın yakınması veya intra oral muayenede hekim tarafından belirlenebilir. Halimeter ve çok sayıda kokuyu ölçebilen Halitometre cihazı ile ağız boşluğu, burun ve nefes ölçümleri /testler ile daha ileri yöntemlerle teşhis yoluna gidilebilir. Halitometre cihazı ile sayıları 2 – 3 bin cıvarındaki nefes gazlarının tespiti yapılabilmektedir. Halitometre çok sayıda kokuyu ölçebildiği için bize en sağlam sonucu verebilmektedir.

Halitosiste geleneksel diş fırçası, diş ipi, ağız bakım solüsyonları gibi bakım ürünlerine ilave olarak, Waterpik,  AquapiK, Pro-Care olarak bilinen ağız duşu aparatlarının kullanılmasının da semptomatik olarak yarar sağladığını klinik deneylerimizde gözlemlemekteyiz. Son yıllarda Herbapeutic diş macunları da bu amaç için kullanılmaktadır.

Belirtilen protokoller uygulanır, hasta ağız hijyenine en üst düzeyde itina gösterir ve rutin diş hekimi muayenelerini aksatmaz ise , insanlarda büyük psikolojik yıkımlara da neden olabilen halitosisin önlenebileceği hiçbir zaman unutulmamalıdır.

DİŞ HEKİMİ YILMAZ KAYA / DİYARBAKIR

E-MAİL : [email protected]